Haksızlık Üzerine
9 Ara 2024
Haksızlığa uğradım. Ve bu haksızlığın karşısında elim kolum bağlanmış vaziyette. İşin içinden bir türlü çıkamıyorum. İçime doğru akmış, giderek birikmiş tüm o koyu hislerin iç organlarımın diplerinde bir yerlerde kök salmasına, radikalleşmesine ve mevcudiyetimin susuz bırakılmış bir hayvan gibi giderek daha yıkıcı senaryolara susamasına sebep oluyor.
Önceleri tek bir kimsenin kanı yetecekken bu susuzluğu dindirmek için, şimdi tüm bir şehri yakmak dahi yetmiyor. Peki tüm bunlar ne için? Tekrar görülmek miydi arzuladığım? Sanırım oydu. Beni yakıp kavuran bu arzuyla günler, haftalar, aylar, yıllar boyunca dönüştüğüm şey olarak görülmek pahasına mı? Bu denli susadığım şey görülmekse bile, bu vaziyette görülmek değildi herhalde. Öyle değil mi?
O halde, bir çıkmazdayım.
Görülmek istiyorum. Ama bir hayvan gibi değil. İnsan gibi görülmek istiyorum. Bu nasıl mümkün olabilir?
Emin olduğum tek bir şey var. Hayat, bana adil davranmadı. İyi de, şu adil olma sorumluluğunu kim yükledi hayatın omuzlarına? Hay Allah, onun da mı müsebbibi benmişim? Öyle ya, adaleti tesis edecek olan, bizzat haksızlığa uğramış kişi değil de kim olacaktı?
Hem, kim belirleyecek bu adaletin ölçüsünü? Kaç dirhem gelir bizim bu haksızlık?
Dedim ya, işin içinden çıkamıyorum.